BELEDİYELERİN KABAHATLER KANUNU UYARINCA VERDİĞİ CEZALAR Ermumcu Avukatlık Bürosu İzmir Avukat

Biz, zorunlu askerliğin temel hak ve hürriyetlerle ilişkisini bu bağlamda askerlik hizmetinin öznesi ve diğer hak ve hürriyetlerin nesnesi olarak ele almaktayız. Fıkrasında disiplin amirlerine, disiplin ve yüksek disiplin kurullarınca reddedilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile Devlet memurluğundan çıkarma cezaları yerine ret kararlarının alındığı tarihi izleyen 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermeye yetkili oldukları belirtilmiş; 19. Maddesinin son fıkrasında, uyarma ve kınama cezalarına karşı yapılan itirazları, cezalara ilişkin karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren 30 gün içinde inceleyerek sonuçlandırmak zorunda oldukları hükme bağlanmış; 11. Maddesinde de, uyarma ve kınama cezalarına karşı yapılan itirazlar ile ilgili işlerde disiplin kurullarının 30 gün içinde kararlarını verecekleri öngörülmüştür. Disiplin suçunun doğrudan doğruya amire yönelik işlenmesi (örneğin amire saygısızlık) halinde disiplin amirinin faili 477 SK’nun 7. Maddesi uyarınca doğrudan doğruya kendi yetkisi dâhilinde cezalandırmasına kanuni bir engel yoktur. Ancak suçtan zarar gören bir kişinin objektif olamayacağı ve dolayısıyla da suç ile ceza arasındaki adil dengeyi suçlu aleyhine kullanabilme ihtimalinin kuvvetli olduğu göz ardı edilmemelidir.

Davacı taraf veya vekili, karartılan veya verilmeyen bilgi ve belgelerin savunmaya esas teşkil edecek unsurlar olduğu iddiası ile mahkemeye itiraz edebilir. Yapılan bu itiraz, mahkeme tarafından incelenerek haklı görülen hususlarda, mahkemenin belirleyeceği çerçevede daha önce karartılan veya verilmeyen bilgi ve belgeler karşı tarafa incelettirilebilir. AİHM, Şenay Aksoy (Eroğlu) / Türkiye davasında[687] da AYİM’deki askeri hakim ve subay üyelerin hakim teminatı bakımından yeterli teminata sahip olduğunu, mahkemenin bağısız ve tarafsız bir görünüm sergilediğini tekrar etmiştir. Seçilen  üyeler  rütbe  ve  kıdem  sırasına  göre  AYİM  başkanlığına,  başsavcılığına,  daire  başkanlıklarına  ve  üyeliklere  Milli Savunma Bakanı  ve Başbakan tarafından imzalanan ve Cumhurbaşkanı tarafından  onaylanacak  kararname  ile  atama  yapılır  ve  atamalar  Resmi  Gazetede  yayınlanır. Mahkeme  başkanı,  başsavcı  ve  daire  başkanlarının  askeri  hakim  sınıfından  olması  zorunludur(m.9). AYİM Başkanlar Kurulu, başkan, daire başkanları ve  her  dairenin  en  kıdemli  birer üyesinden oluşur. Başsavcılığı ilgilendiren konularda başsavcı da kurula  katılır. Başkanlar  Kurulu,  seçilen  üyelerin  hangi  dairede  görev  yapacağına,  dairelerin  işlerinde  oransızlık  olması  halinde  hangi  tür  işlere  hangi  dairenin  bakacağına  ve  AYİM  Başkanının  kurulda  görüşülmesini  istediği  konularda  karar  vermekle  görevlidir(m.27). Ayrımcılık yasağına konu olabilecek bir başka durum ise ordudaki eşcinsellerin durumudur. AİHM ordudaki yaşamının eşcinsel olduğu açıkça anlaşılmayan, disiplin üzerinde olumsuz bir etki yaratmayan, eşcinsel olduğu ancak bir soruşturma sonucu ortaya çıkan ilgilinin, sırf cinsel tercihi dikkate alınarak ordudan atılmasını özel hayata müdahale olarak kabul etmiştir[651]. Anayasa’nın 2\. Anında oyunun keyfini çıkar, çevrimiçi casinomuzda yerini al. marsbet\.maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin laik bir devlet olduğu vurgulandıktan sonra, 24. Maddesinde laiklik ilkesinin uygulanmasına yönelik olarak din ve vicdan hürriyeti düzenlenmiştir.

Yargı mensubu olan hakimlerin, savcıların ve avukatların aranması, kendi özel kanunları ile düzenlenmiştir. 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu m.88’de; ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü halleri dışında suç işlediği ileri sürülen hakimlerin ve savcıların üstlerinin ve konutlarının aranamayacağı, bu zorunluluğa aykırı hareket eden kolluk görevlileri hakkında yetkili Cumhuriyet savcılığı tarafından genel hükümlere göre doğrudan doğruya soruşturma ve kovuşturma yapılacağı düzenlenmiştir. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu m.58’de ise, ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üstünün aranamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. İdari anlamda özerklik, kamu kurumlarının kendi hizmetlerini düzenlemesi hakkını kapsamaktadır. “Kamu kurumlarının özerkliği, görevli oldukları hizmet alanında mevzuatla kendilerine tanınan yetkiyi serbestçe kullanabilmeleri” olarak tanımlanabilir[107]. 1982 Anayasası, üniversiteler için “bilimsel özerkliği (130, I)”, TRT ile kamu tüzelkişilerinden yardım gören haber ajanslarının ise “özerkliğini (133, II)” açıkça belirtmiştir.

Sonra hukukun nitelik, yer ve zaman bakımından uygulanması anlatılmakta, daha sonra hukukun dallara (kamu, özel ve karma hukuk) ayrılmasının sebepleri, ayrımın ana özellikleri ve ayrımda yer alan başlıca hukuk dallarıyla ilgili temel konular işlenmektedir. Hukukun ne olduğu-ne olması gerektiği, temeli, kaynakları, uygulanması ve yorumlanması ile genel kavramlar hakkında bilgi verilmesi, böylece hukuki konuları araştırma ve çözüm üretme yeteneğinin kazandırılması amaçlanmaktadır. Benzer bir kararda davacı; 1632 sayılı Kanunun 179 ncu maddesine göre disiplin tecavüzü ve kabahatlerinden dolayı bir ay sonra ceza verilmemesi gerekirken, savunma alındıktan beş ay sonra kendisine ceza verilmesinin Kanunun 179. Maddesinin açıkça ihlali olduğunu belirterek 3 gün göz hapsi cezasının yok hükmünde sayılarak iptali istemi ile dava açmıştır. Yine disiplin cezalarının kanunilik ilkesi gereği ve  kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle, hangi hukuki prosedürün uygulanacağına, idarenin ajanının değil hukukun ne olduğunu söyleme yetki ve görevi olan hâkimin karar vereceği, tabiatıyla yargı yerinin kuralı tatbik edene ve uygulamaya değil hukuka tabi olacağı tartışmasızdır. Bu nedenle eylemin disiplin suçu/tecavüzü oluşturup oluşturmadığında son söz Mahkemenin olmalıdır. Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, TSK mensuplarına ilişkin disiplin cezalarına karşı yargı yolu kapalı tutulmuştur. Bu yargı denetimi kısıntısının tam yargı davalarını da kapsayıp kapsamadığı, işlem iptal davasına konu edilmese ve bu yöndeki talep reddedilse bile işlemden doğan zararın tazminin istenip istemeyeceği konusunu açıklığa kavuşturmak gerekmektedir. Maddesine göre idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür.

Seferberlik ve savaş halinde verilecek cezalar üçte birden az olmamak üzere bir katına kadar arttırılır. Ancak, tertip olunan ceza Kanunda gösterilen cezanın azami haddini geçemez. Disiplin cezalarının infazı için bir üst amire yapılan şikayetin sonucunun beklenmesi gerekmez[247]. Ceza ilgiliye tebliğ olunduktan sonra infaz edilebilir[248]. Ayrıca disiplin amirleri zaruret hallerinde  cezanın sonraya bırakılmasını veya fasıla ile infazını emredebilir[249]. Öğrenci mevzuatında disiplin suçları konusunda yeknesaklık yoktur. Her okul kendi yönetmelik ve yönergesinde değişik disiplin suçlarını düzenlemektedir. Bazılarında objektiflik sağlamak için disiplin tecavüzü (AsCK m.162/1-A) niteliğinde olan fiiller dahi ayrıntılı olarak düzenlenmektedir. Belirli bir rapor ya da rapor grubu değil, memu­run görevi gereği düzenlemesi gereken tüm raporlar esas alınmıştır[209]. Örneğin, doktor raporu, sicil raporu, teftiş raporu vs. Suçun oluşması için gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek yeterlidir. Böyle bir rapor ve belgeyi kullanmak bendin kapsamı dışındadır[210].

Fıkrasında yer alan, “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” hükmünün ne şekilde uygulanması gerektiğine ilişkin olacaktır. Yazımızda öncelikle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu ile ilgili genel bilgilere yer verecek daha sonra ise güncel Yargıtay kararları ışığında yukarıda yer verdiğimiz hükmün ne şekilde anlaşılması ve uygulanması gerektiğini belirteceğiz. Maddesinin Devlet memurluğuna alınma şartlarını düzenlediği, bu maddenin 1. Alt bendinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda belirtilen hak yoksunluğu süreleri geçse bile, kasten işlenen bir suçtan 1 yıl veya üzeri hapis cezası veya süresine bakılmaksızın 5. Alt bentte sayılan suçlardan birisi ile kesinleşmiş mahkumiyet kararının varlığı halinde memur olma yeterliliği kaybedilmektedir. Bir kişi bu hüküm kapsamına giren bir suç işlediğinde, memuriyete alınmayacağı gibi, memursa memuriyette kalma sıfatını da kaybedecektir. Bunun yegane istisnası 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun m.13/A’da düzenlenen yasak hakların iadesi olarak gösterilse de, uygulamada idari yargının güncel kararlarında yasaklanmış hakların geri alınmasının memuriyet engelini kaldırmadığı kabul edilmektedir ki, bu tür görüş ve kararlar hatalıdır. Disiplin amirlerinin bu konudaki takdir yetkilerinin denetimi ise üç ayrı şekilde yapılmaktadır. Birincisi; cezaya itiraz edilmesi halinde üst amir tarafından yapılan idari denetimdir. İkincisi; eylem hiçbir suç oluşturmamasına rağmen kasten disiplin cezası verilmiş ve disiplin amiri hakkında bu nedenle adli soruşturma başlatılmış ise Askeri Savcılık ve Askeri Mahkemenin, AsCK’nun 111. Maddesine göre yapacağı yargısal denetim ve üçüncüsü; disiplin cezasının yok hükmünde sayılması için AYİM’de açılacak davada, AYİM tarafından yapılacak yargısal denetimdir.

Yönetim Kurulu kararıyla belirlenecek, günlük gereksinmelere karşılık olarak tutulması gereken paradan fazlasının, yine Yönetim Kurulu’nca saptanacak banka ya da bankalara yatırılması zorunludur. Paraların gerektiğinde bankadan çekilmesi için Yönetim Kurulu’nca yetki verilmiş iki üyenin imzasının bulunması gereklidir. Muhasebede kullanılan tahsil ve tediye fişlerinin yetkililer tarafından imzalanması zorunludur. Bu komisyon, meslek ilkeleri konusunda duyarlı gazeteci, hukukçu ve akademisyenler arasından seçilen (11) kişiden oluşur. Komisyon, Türkiye Gazetecileri Hak Sorumluluk Bildirgesinde belirtilen ilkelere aykırı davranışlarla ilgili Yönetim Kurulu’nun intikal ettireceği dosyaları, TGC’ye intikal etmiş konu ile şikayetleri inceleyeceği gibi, resen de yayın veya eylemi inceleyebilir. Maddesinde tanımı yapılan cezalardan birini vermek için oybirliği ile karar alır.

Bu düzenleme ile spor kulüplerinin, profesyonel takımlarını TTK hükümlerine göre kuracakları veya kurulmuş olan şirketlere devredebilmesi, profesyonel futbol takımlarını ise “kiraya verebilmesi” olanağı getirilmiştir. Oysa, yukarıda belirtildiği üzere, profesyonel ya da amatör “her türlü futbol faaliyeti” 3813 sayılı kanuna göre TFF tarafından yürütülür ve teşkilatlandırılır. Maddesinde, amatör ve profesyonel futbol faaliyetlerinin, TFF’ye bağlı iki ayrı kurul tarafından yürütüleceği açıkça belirtilmiştir. Tüm bu hükümler çerçevesinde, 3813 sayılı kanunun, spor kulüplerinin profesyonel futbol takımlarını kiralayabileceklerine ilişkin 3289 sayılı kanunun 24. Maddesinin son fıkrası hükmünü zımnen ilga ettiği söylenebilir. TFF, 3813 sayılı kanunla kendisine verilen görevleri yerine getirebilmek için ilgili mevzuat ve bütçe esasları çerçevesinde gerekli bütün harcamaları yapabilir. İş yeri açma ve çalışma ruhsatına sahip işyerlerinin ruhsatları mahallin en büyük mülki idare amirinin bildirimi üzerine ruhsat vermeye yetkili idare tarafından beş iş günü içinde iptal edilir.

Bu bağlamda iç hukuk açısından YAŞ kararlarının yargı denetimi dışında tutulduğu açıkça anlaşılmaktadır. AYİM’nin ilk özelliği taşıyan bu kararından sonra, YAŞ kararlarını “yokluk teorisi” ile sınırlı olarak denetlemiş ve disiplinsizlik ve ahlaki durumları sebebiyle ayırma işlemi uygulanan personel hakkındaki YAŞ kararlarının yok hükmünde olduğuna karar vermiş ve bu astsubayların sağlık nedeniyle emekli edilmelerini sağlamıştır[708]. AYİM istikrarlı bir şekilde YAŞ kararlarının yargı denetimine kapalı olduğunu ancak yok hükmünde olup olmadıkları açışından denetime tabi tutulabileceğini kararlarında belirtmektedir[709]. Kanaatimizce AYİM’nin  objektif tarafsızlığı tartışılır durumdadır. Maddesi; “Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin teşkilatı Milli Savunma Bakanlığı kuruluş ve kadrolarında gösterilir.” şeklindedir. Her ne kadar MSB Müsteşarı AYİM üyelerine sicil verememekte, disiplin yaptırımı uygulayamamakta ise de idari ve mali konularda yetkileri bulunmaktadır. Örneğin Mahkemenin kalem personelini bir günde tayin edip mahkemeyi işlemez hale getirebilir.

Sadece Sermaye Piyasası Kanunu değil aynı zamanda Türk Ticaret Kanunu’nun sermaye piyasasını etkileyen düzenlemeleri de ders çerçevesinde dikkate alınacaktır. Derste, Ürdün, İran, Fas ve Tunus gibi ülkelerden örneklerle İslam hukukunun günümüz resmi uygulamalarına işaret edilecektir. Hukuk felsefesi, hukuk kavramı altında toplanan bütün olay ve kurumları felsefi bir yaklaşımla ele alır. İslam hukuk felsefesi dersinde İslam hukukunun amaçları, kaynakları, yöntemleri genel bir çerçeve dahilinde ve sahip olduğu kendisine has özelliklerine uygun olarak incelenmektedir. Kabahatler Hukuku dersinde kabahatler hukukunun genel esasları, ilkeleri, kabahat genel teorisi, idari yaptırım türleri ve kabahat yargılamasına ilişkin norm ve esasların öğretilmesi amaçlanmıştır. Hukuk felsefesi, hukukun bilgi konusu olup olmayacağıyla başlar ve hukukilik kavramının anlamını tartışır. Hukuki geçerlilik üzerinde durarak, hukukilikle ilgili farklı anlayışları ortaya koyar. Bu kapsamda hukuki pozitivizm ve tabii hukuk tartışmalarına değinilir ve adalet ile hukuk kavramı arasındaki ilişki değerlendirilir. Adalet kavramıyla ilgili adalet teorilerini de içeren anlayışlar belirtilir ve bunlarla ilgili temel problemler tartışılır. Bu çerçeve de derste; insan haklarının ahlaki- felsefi çözümlemesi yapıldıktan sonra hukuki boyutuna geçilecek ve sırasıyla; “insan haklarının tanımı”, “uluslararasılaşması”, “sınıflandırılması”, “tanınması”, “düzenlenmesi”, “sınırlandırılması” ile “ulusal ve uluslararsı mekanizmalar aracılığı ile korunması” konuları ele alınacaktır.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *